Karanlığın içinde,sırtını ıslak ve soğuk duvara yaslanmış buldu yine kendini.Herzaman kaçıyordu peşinden gelen sondan.
“Orda bir kıpırdama var.”dedi biri.Kalbi yerinden fırlayacak gibiydi.Sırtını verdiği soğuk aparman duvarında güvenerek olduğu yerden yavaşça geri geri gitmeye başladı.Apartmanların karanlığından kurtulunca sırtını birisinin sıcak vücuduna çarptı.Korkusundan arkasına dönemedi.Tam geldiği yöne doğru koşmaya başlıyacaktı ki
“Hop hop hop. Nereye gidiyorsun güzel kız.Kaçma” bu sesi tanımıyordu ve rahatlamıştı.Yüzünde bir hafif gülümsemeyle, “Kaçmıyorum” dedi. Vücudun sahibine doğru yaklaştı ve ellerini yavaşça omuzlarına doğru kaldırırken vücudunu vücuduna, yüzünüde yüzüne yaklaştırdı. Lilith korkmuyordu. Zaten ona birşey yapamazlardı. Yakışıklı çocuğun arkadaşlarının gülüşmelerine aldırmadan daha da çok sokuldu ve dudakları dudaklarına deymeden dondu. Bütün vücudu buzla kaplandı, yakışıklı çocuğun. Lilith şaşırmıştı ama hoşunada gitmişti. Diğer çocuklara buzlaşmış çocuğun ardından bir bakış attığı gibi çocukların kaçaması bir oldu.
Sokak bomboş olmuştu ve zaten Lilith’inde istediği buydu. Tekrar yola koyuldu. Yorulmuştu ve açtı. Kendine geceyi geçireceği bir yer ve karnını doyuracağı yemek bulmalıydı. Tanrı Lilith’i sevmiyordu belliydi ; açık bir yer olmadığı gibi yağmurda bastırmıştı. Koşar adım giderken bir pansiyon önünde durdu içeri adım attı.
“Boş odanız var mı?” ,karşısında onu yiyecek gibi bakan adam “Var.Hemen odanızı göstereyim.”dedi.Odaya girdiğinde hemen kapısını kitledi ve duşa girdi.
Herzaman sakin bir hayatı olsun istemişti. Ama bunu hiç bir zaman başaramıyacaktı. Peşinde biri vardı ama ne istiyordu bir türlü çözememişti ve yüzleşmekte istemiyordu. Bu düşüncelerden sıyrılarak güzel bir duş yaptı. Duştan çıktı odadaki boy aynasında kendini gördü ve baktı. Güzel vücut hatları beline kadar inen hafif dalgalı açık kahve saçları,bal rengi gözleri ve beyaz teniyle karşısında çok güzel bir kız duruyordu. ”Ama hiç bir zaman mutlu olamayacak bir kız” dedi,içinden.Yatağa yattı ve ağlayarak uyudu,yine.
******************************************************
“Evet orda hadi yakalayın.” ,peşinde bir ordu vardı ormanın içinde kaçmaya çalışıyordu.Kucağında çok güzel bir bebek vardı.”Seni kurtaracağım bebeğim.” Diyordu bebeğine daha da sıkı sarılarak.İyice hızlanıpta ormanın derinliklerinde kayboldu.Çok yorgun ve bitkindi.Ormandan çıkmış bir patikayı takip ediyordu.Patikanın sonunda malikane vardı karşısında,ışıkları yanıyordu.Bir hamleyle koca demir kapıyı atlayarak diğer tarafına geçti.Kapının önüne biricik bebeğini bıraktı.Son bir kez öptükten sonra koşarak geldiğini yöne doğru geri döndü.
Küçük bebeğin geldiğini görenler vardı.Malikane aslında bir yetimhaneydi.Ve kaçan anneyi gören iki afacan çocuk vardı.Yetimhane annelerinin yat demesini dinlemeyip dışarıyı seyreden iki arkadaş.
“Hadi gidip alalım.Bakalım ne bırakmış.” dedi biri,”Anneye haber vemek gerekmez mi?” diye sordu diğeri,ama çoktan gitmişti arkadaşı.Sessiz sessiz koridoru geçtiler sonrada merdivenleri indiler.Kocaman kapıyı zorla açtılar.Siyah bir battaniyeyi araladılar ve bebeği görünce ikiside kendini farklı hissetti.Bebeği o zaman sahiplendiler.Ben "Victor" dedi esmer olan,bende "Bill" dedi kumral olan.Bebek güzel bal rengi gözleriyle onlara baktı ve kocaman bir gülücük attı.Sonra annelerinin kulaklarını çekip kaldırmasıyla bebeğin güzelliğinden kendilerini alabildiler ancak.Victor ve Bill’i oldukları yerden kaldırınca gördüğü bebeğe hayretle baktı ve kucağına alıp kocaman kapıyı kapattı.
*************************************************
Terler içinde uyandı.Sabahın ilk ışıkları yeni yeni yıkıyordu şehri.Yine aynı rüyayı görmekten hoşnutsuz bir şekilde yataktan kalktı.Hemen toparlandı ve sessiz bir şekilde pansiyondan kaçtı.
Gündüzleri rahattı.Peşindekiler güneşten nefret ediyordu.Onlar karanlık gece askerleriydi.Onlara öyle diyordu.İlk yemek yedi ve kafasını dinledi.Kulağında ipodu yine Evanescence Good Enough dinliyordu.
Gün kendini geceye bırakmaya karar vermeye başladığında kendine terkedilmiş bir ev buldu.Biraz kontrol ettikten sonra güvenli olduğuna karar verdi.Geceyi geçirmek için yakından bir marketten yemek için bir kaç birşey aldı.Eve girdi kendine bir yer ayarladı.Evin şöminesini yaktı evin içinde bulunan ufak tefek eşyalarla.Yemeğini yedikten sonra güzel ateşin karşısında uyuya kaldı.
“Sonunda yakaladık.”
“Bizden artık kaçamaz.”
“Uğraştırdı ama sonunda başardık.”
Gözlerini açmamıştı ama bu konuşmaları duymuştu.Gözlerini açmaya korkuyordu çünkü onları ilk defa görecekti.
“Uyandı.”
Hemen gözlerini açtı Lilith.Karşısında 3 tane tanımadığı adam duruyordu.En fazla 25 yaşında olmalıydılar.Biri siyah saçlı ve simsiyah gözlü beyaz tenliydi,diğer ikisi sarışın olabilecek kadar kumraldılar.
Hemen kalktı ve onlardan olabildiğince uzak bir köşeye oturdu.
“Korkma Lilith.Biz sana zarar vermek için değil korumak için geldik.Ben Victor” dedi,mavi gözlü arkadaşını gösterek “Christian “ kahverengi gözlü ve biraz iri arkadaşını göstererek de “ Math” dedi.
Lilith Victor ismini duyunca rüyası geldi aklına ve birazda olsa dehşete düştü.
“Ne istiyorsunuz benden.Niye peşimdesiniz?”
Victor; ”Tabi yoldaş anlatıyım.Senin bizimle gelmen lazım.Seni burdan çok uzağa götürmeyeceğiz.Ama kendini evinde hissedeceksin.Ama bizimle gelmezsen yakında ölüceksin.”
Lilith şaşırmış bir şekilde “Nedenmiş ?” diyebildi.
“Yoldaş vücudun bir değişim geçirmek üzere bunu kaldıramıyabilirsin.Kanında vampir kanı var ve artık seni yemeğe başlayacak eğer bir vampir kanı içmezsen öleceksin.Seni Hex’in yanına götürmeliyiz.Lütfen bize eşlik et.”
Lilith korkmuştu ama belki sorularının cevabını bulabilirdi, “Neden böyle şeyler benim başıma geliyor ?” sorusunun cevabını.
Victor’a yol boyunca hayretler içinde bakıyordu rüyasındaki çocuğa o kadar çok benziyordu ki,ismide aynıydı.Acaba olabilirmiydi?
Dolanbaçlı yol uykusunu getirmişti ve bir anda kendini rahatlığın içinde buldu.Ne herzaman gördüğü rüya vardı nede koşturmaca artık hiçbirşey yoktu yada öyle umuyordu.
Math ‘in sesiyle uyandı.
“Lilith yeni evine hoş geldin.”
Gözlerini açınca karşısında duran ev rüyasında gördüğü yetimhane ile aynıydı.Bir an dondu ve içerde onu bekleyen kişileri merak etti.Kapıdan içeri girdi.Yerler siyahlı ve ışık vurduğunda parlayan mermerlerle kaplı,duvarlar krem rengiydi.Yukarı kata çıkan merdiven boyunca küçük çocuk fotoğraflarıyla doluydu.Merdivenden yukarı çıkarken tanıdık bir şeyler vardı kestiremediği.Ev Lilith’i sevmişti ve sıcaklığını hissetirmişti ki Lilith de kendini yıllardan sonra ilk defa bir yerde evinde hissetmişti.
Koridorun sonundaki büyük oda kapısı açıldı ve karşısında duran uzun boylu beyaz tenli sapsarı saçlı ve yemyeşil gözlü vücudunu saran siyah elbisenin parlaklığıyla daha da göz alıcı olan kadına bakıyordu.Aslında daha 19-20 yaşlarında bir kızdı.
“Hoş geldin Lilith.Seni aramıza almak uzun sürdü.Ama sonunda burdasın.Umarım kendi benliğini kaybetmemişsindir.”Lilith;”Böyle güzel bir sonu olduğunu bilseydim kaçmazdım sizden kusura bakmayın.”
Birbirlerine gülümsediler.Hex ona ve diğerlerine birer kadeh uzattı ve ortasında kocaman eski bir anahtar şekli olan cam masaya oturmaları için işaret etti.Oturmalarıyla kapının açılıp masanın yemeklerle donatılması bir oldu.Kadehler kaldırdı;
“Sonunda kızım evine hoşgeldin.”
Lilith şaşkın bir şekilde,
“Hoşbulduk”,diyebildi ve diğerlerinin gülümsemeleriyle tutanan Lilith elindeki kadehi kafasına dikti.Kadehin içindeki içkinin tadı farklı ama bir o kadarda güzel gelmişti.Başı dönmeye başladı.O kadar çok dönüyordu ki onu zehirlediklerini ve az sonra öleceğini düşündü ayağa kalktı “Siz bana ...” demeden Hex’in bileğindeki çiziği gördü.Bayıldı.
Gözlerini açtığında herkes ona bakıyordu.elini tutan çok tatlı bir kız vardı ve gülüyordu.Hex ,
“Tamam Veronica,teşekkür ederiz.” dedi.Kız ellerini çekti Lilith’e bir gülücük attı Hex’in önünde hafif başını öne eydi ve odadan çıktı.Etrafa soran gözlerle bakınca herkes ne olduğunu anladı ve Hex konuşmaya başladı;
“Şuan aklında bir sürü soru var biliyorum.Ama daha önce bayılan olmamıştı.O yüzden Veronica en yeni şifacımız geldi.Sorularını da istediğin zaman sorabilirsin.ama şimdi dinlen çünkü bu süreç senin için nasıl olacak bilmiyoruz.Kardeşim Victor sana odanı göstersin bir şeye ihtiyacın olursa ona söylemen yeterli istediğin herşeyi sana getirir emin ol.Odana git banyo yap güzelce uyu yarın sana burası hakkında herşeyi anlatıcam.Sorularına da zaman ayırıcam söz.” güzel gülümsemesi herşeyin zaten gayet güzel gideceğini gösteriyordu.
Yattığı yerden doğruldu ve ayağa kalktı.Tekrar düşecek gibi olsada Victor destekledi ve odadan çıktılar.Uzun koridorda yürürken yanlarından eçen kızlara selam verdi.Kızlar Lilith’i görünce aralarında gülüştüler ve fısır fısır konuşarak geçtiler.
“Hex kardeşin demek.”dedi .
“Aslında gerçek kardeşim değil Hex beni bulduğunda küçüktüm o yüzden beni kardeşi gibi görüyor .”
“Senide vampir o Hex mi yaptı?”
“Aslında ben doğduğumda normal bir bebekmişim.Ama 5 yaşlarındayken yavaş yavaş özelliklerimi kazanmaya başlamışım tabi bilmediğimden annem benden korktu çünkü hiç acı hissetmiyordum ve ateşle aram çok iyiydi.Sıcaklık bana hiç birşey yapmıyordu.Annemde beni yetimhaneye bıraktı.Sonrada birgün Hex geldi ve beni aldı.O günden beri onun yanındayım.” biraz sustu yürümeye devam ettiler sonra bir kapının önünde durdular.
“Burası senin odan.Bu odada benim ne istersen hemen yanındayım.” dedi ve yan odanın kapısı açtı ve odasına girdi.
Lilith odaya girdi geniş bir oda,güzel çift kişilik beyaz mobilyadan bir yatak,beyaz kocaman bir dolap,bir köşede yan tarafında büyük bir kitaplığı olan çalışma masası ve yanında da 3 kişinin rahatça sığabileceği koyu yeşil bir koltuk vardı.Oda sade ve şıktı enteresan olanı da kıyafet dolabının çalışma masasının kapının her tutacakları hep aynı tarzda anahtardı;hatta yatak örtüsünün üstünde bile vardı.Şekli beğenmişti en azından havalı diğe düşündü.Banyoya açılan kapıda ki anahtara tuttu ve “Güzel...” diyerek içeri girdi.Hiç şaşırmadı.Dolapların tutacaklarıda aydı anahtar şeklindendi ve yerdeki fayanslar beyaz olmasına rağmen koyu yeşil bir renkle aynı anahtar şekli vardı. “Gerçekten takıntılı bir davranış şekli”dedi ve biraz sırıtarak banyonun en sevdiği kısmına geldi çok kocaman değil ama 2-3 kişinin rahat rahat sığabileceği büyüklükte jakuzi vardı.
“Bebeğim seni hiç küstürmiyeceğim.Her akşam seninle buluşucağız”dedi.Hep böle bir şeye sahip olmak istemişti.İçini güzelce sıcak suyla doldurdu ve güzelce köpürttü ipodunu kulağına taktı ve bu sefer Muse’dan Love İs Forever’i açtı ve keyifli keyifli müziğini dinledi.Güzelce banyosunu yapıp çıktı.
Aklına ne giyeceğim sorusu takıldı.Dolabı açtığında içinin dolu olduğunu görünce şaşırdı.Öyle çok birşey yoktu aslında,en çok yeni iç çamaşırlarına sevindi.Sonrada eline geçen eşofman altı ve üstüne bir tişört giydi ve saçlarını taradıktan sonra bol bir şekilde ördü.Sonra pencereyi açıp dışarı baktı.Uzun bir süre baktıktan sonra kapı çaldı.
“Lilith müsaitsen gelebilirmiyim?”Kapıdaki Victor du.Gidip aynada şöyle bir kendine bakındı.azcık dağınık olan saçlarını biraz düzeltmeye çalıştı sonra; “Napıyorum ben ya?!” dedi kendi kendine ve kapıyı açtı.
“Buyur.” Victor Lilith’i görünce bir gülümsedi ve içeri girdi.çalışma masasının yanındaki koltuğa oturdu.
“Umarım gelmeme kızmadın sadece seni merak ettim ve bakmak istedim. Dolaptaki eşyalarını ben seçmiştim inşallah olmuşlardır ve beğenmişsindir.”biraz heyecanlı gibi seri bir şekilde konuşmuştu. Lilith Victor’dan hoşlanmıştı ama ilk günden tanımadan aralarında bir şey olsun istemiyordu.
“Teşekkür ederim. Tam oldular. Sen rahatmısın?” Lilith pencere yaslanmış Victor’a bakıyordu ve terliyordu. Victor ayağa kalktı Lilith’in elinden tuttu ve gözlerinin içine baktı. O gözlerinin içindeki çocuğu gördü ve yetimhanedeki o çocuk olduğunu anladı. Çünkü gözlerindeki o ışık hala vardı ve Lilith’i yakıyordu.
“Seni ilk kucağıma aldığımda senin farklı olduğunu anlamıştım. Hex beni ordan oldığında senin için geri döneceğimi sölemiştim sana. Ama geldiğimde seni birisine evlatlık olarak verdiklerini öğrendim. Aileni buldum ama ordan kaçmıştın. Sonra hep seni aradım. Yetimhaneyi yıkacaklarını duyunca Hex’e söyledim ve hemen burayı satın aldı. Belki gelirsin umuduyla burda vampirlerin kaldığı bir eve dönüştürdük. En sonunda senin o çocuğu dondurduğunu gördüm. Ordaydım ve seni gördüğümde çok sevinmiştim. O evde seni uyurken gördüğümde güzelliğini hiç kaybetmemen başımı döndürmüştü. Ve ve şimdi burdasın yanımdasın.” Bunları bir çırpıda anlatmıştı anlatırken yavaş yavaşta sarılmıştı ve gözlerini bir an olsun ayırmamıştı. İkiside birbirlerini hiç bırakmak istemezcesine sarıldılar.
“Peki peşimdekiler kimdi? Onları görebildiniz mi?”
“Peşinde kimse yoktu ki Aşkım.” “Aşkım, aşkım mı dedi şimdi bu bana?”dedi içinden heycanlı ama anlamsız bir şekilde. Yüzünün şeklini değiştiğini gören Victor “Yoksa sana aşkım dememden hoşlanmadın mı?Ama ne olursa olsun söyliyeceğim seni yıllardır arıyorum sana aşığım o yüzden herzaman söyleyeceğim AŞKIM!” en son “AŞKIM” kelimesini üstüne basa basa söylemişti. Lilith’in hoşuna gitmişti ilk uyandığında o evde ve Victor’u karşısında gördüğünde zaten birşeyler hissetmişti, o yüzden kendini aşkın içine gözü kapalı attı.
Birbirlerine sıkı sıkı sarıldılar. Victor aşk sarhoşu olmuştu. Lilith’i kokluyor,ellerini öpüyordu. En sonunda dudakları Lilith’in dudaklarıyla buluştu. Sıcaklığını hissedince ilk durdu “Aşkım...” dedi sessiz ve bir okadar da özlem dolu bir şekilde. Uzun bir süre öpüştüler ve en sonunda ayrıldıklarında ikisisde nefes nefese kalmışlardı. Tekrar birbirlerine sarıldılar ve “Seni çok seviyorum Lilith, aşığım sana.” dediğinde Lilith’in yanaklarından bir damla yaş süzüldü. İlk defa gerçek sevgiyi görüyordu, hissediyordu ve tadıyordu. Bunu mümkün olabileceğini düşünmemişti hiç .Beraber koltuğa oturdular. Sonra güzel bir kahkaha attı “Sanırım sana aşık oldum.” dedi. İkiside gülüştü birbirlerine tekrar sarıldılar ve dışardaki güzel yıldızlı geceyi seyrettiler.
Sabah olduğunda sevgilisinin kucağındaydı Lilith. Victor’u uyandurmadan kalkmak için bir hamle yaptı ama tam kalkacakken Victor daha da çok sarıldı, “Bir yere gitme,benimle uzan biraz daha zaten az sonra gitmem lazım.”
“Tamam aşkım gitmiyorum burdayım.”
“Aşkım” diyince gözleri kocaman açıldı ve az daha sıkı sarıldı.Boğulacağını hissetti ve gülerek “Tatlım beni buldun ama çabuk kaybedeceksin.Çok sıkmadın mı beni? Nefes alamıyorum sanki!” Şaşkın bir şekilde kollarını hem çekti.
“Seni zaten zor bulmuşum. Kaybetmiyeceğim!”
Yanağına bir öpücük kondurdu ve “Benim gitmem gerek aşkım. Hex’e aşkımın karşılığını bulduğumu sölemeliyim. Çünkü seni bulmamda bana en çok Hex yardım etti. Sende hazırlan çünkü okula gideceksin.”
“Ne? Okul mu?”
Okulda nerden çıkmıştı şimdi? Lise son sınıf öğencisi olması gerekiyordu ama okullar açılalı 2 yada 3 hafta olmuştu. Gitmek istemiyordu etrafındakilerden yeni kurtulmuştu zaten. Birde okul çıkmıştı başına. Üfledi püfledi ama mecbur yinede gidecekti. Hayatını yoluna koymalıydı. Gitti bir duş aldı hızlıca dolaptan bir kot ve bady giydi ve converse aldığına şükretti Victor’un.
Saçlarını açık bıraktı kendi kıvırcıklığını kazansın diye ve çantasını çöpe atmadan önce içinden çıkarttığı siyah kalemini ve rimelini güzelce sürdü. Kapı çaldı. Açtığında karşısında Victor’u gördü ve küçük bir öpücük koydu Victor dudaklarına. Diğer odadan çıkan 2 tane kız görünce gülüştüler.
Harika ilk günden sevgili bulduğu için herkes farklı düşünecekti. İstemeden de olsa yüzü asıldı.
“Sen onlara aldırış etme. Seni ve geldiğinde böyle bir ilişkimiz olacağını herkes biliyordu ve bizim adımıza mutlular.” dedi. Biraz garipte gelse sevinmişti. 3. kattaki kocaman yemekhaneye gittik. Herkes tabağına aldığı kahvaltıyı masasına götürüyordu. Aslında yatılı okullardan pek farkı yoktu. Dersi burda görmemiz ve içecek dolabında şişe içinde kan olması dışında aynıydı herşey. Kahvaltısını güzelce yaptı ve Victor bir an bile elini bırakmadı. Onlara bakanlara aldırmadan kahvaltılarını yaptılar. Sonra Evden çıktılar. Victor’un arabasına bindiler. Arabayı görünce hız tutkunu olduğu belli oldu çünkü binecekleri araba Corvet’ti.
Arabaya bindiler. Victor yine elini tutuyordu Lilith’in. Okula gidene kadar bir an bile bırakmadı elini. Okul kapısının önüne geldiler. Arka koltuktan bir çanta uzattı; ”Ders programın ve gerekli olan tüm eşyalar içinde. Benim ders programımla aynı.” dedi ve yüzüne o güzel gülümsemesini yerleştirdi.
Lilith ilk günü için heycanlıydı. Çantasını aldı ve arabadan indiler. El ele okula girdiler. Sınıflarına geçtiler.
“Sen kaç yaşındasın ya nasıl gelebiliyorsun?” dedi Lilith daha fazla şaşkınlığını gizlememişti. Çünkü bebekken Lilith’i görmüştü öyle demişti kucağınada aldığına göre en az 5-6 yaşlarında olmalıydı. Ama yan yana aynı sınıfta oturuyorlardı.
“Bazı güçlerimiz var merak etme hepsini sana göstereceğim.” dedi. Ders bittiğinde sıkılmıştı ve yüzünü yıkamak istedi. Victor tabiki yine peşinde kızlar tuvaletine doğru yola koyuldular.
“Burdan sonrasında biraz ayrılıcaz aşkım.” dedi gülerek ve elini bıraktı.
İçeri girdi aynada biraz kendine baktı sonra tuvalete girdi. Çıktığında bir tane kız aynada kendine bakıyordu. Lilith’i görünce;
“Sonunda seni buldum. Senin o güzel kokun seni her yerde bulmamı sağlıyor.” Kız Lilith’in yanına gelip saçlarını tuttu ve havaya doğru sovurdu ve kokladı.
“İşte bu. Benden kaçabileceğini mi zannettin?”
“Sen kimsin?”
“Aaa kimse benden bahsetmedimi? Çok yazık halbuki nasıl öleceğini bilmeye hakkın var.”
“Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?”
“Ben Lil.Senden ne mi istiyorum? Tabikide benim olanı,gücünü ve adımı. Tabi bana öle anlamsız bakma gücünü alamam ama senle beraber yok edebilirim. Bu yüzden seni öldürmeye geldim.”
“Adımımı istiyorsun?”
“Biz hepimiz Lilith’in kızlarıyız. Hepimiz kötülük için doğduk. Kötülük yaparak güç kazandık. Ama sen aramızda sadece sen saf ve temiz olanımız oldun. Annemiz sendeki gücü fark ettiğinde seni diğer çoçuklarından kaçırdı ve yetimhaneye bıraktı. Oraya hiç bir zaman ayak basamıyacağımızı biliyordu çünkü. Ordan çıkmanı bekledik. Çıktığında ise bizden kaçmayı başardın her seferinde. Ama artık kaçamayacaksın ve aanemin tahtını ben devralacağım. Çünkü senin yüzünden annemizi öldürdüler. Seni öldürürsem en güçlü ben olacağım.”
“Beni öldüremiyeceksin!”
“Sen öyle zannet.”
"Bir denede gör!”
“Zevkle!”
Lil eliyle bir hareketler yaptı ve elinde bir ateş topu belirdi. Lilith’e doğru fırlattı. Lilith yana doğru düştü ve ateş topundan kurtuldu.
“Daha gücünü nasıl kullanacağını bilmiyormusun tatlım. Ne yazık. Demek ki seni öldürmek sandığımdan da kolay olacak.” kahkahası kulaklarını çınlattı Lilith’in. Artık ne yapacağını bilmiyordu ve Lil bir ateş topu daha hazırlıyordu ve birşeyler mırıldanıyordu. Tam ateş topunu fırlatacak tı ki Birden duvara yapıştı.
İçeri Victor girdi. Elini Lil’in boğazına tuttu ve eliyle beraber Lil yanmaya başladı. Çığlık atamıyar sadece kıvranıyordu. En sonunda boynunu vücudundan ayırdı ve yanmasını izledi.
Lilith korkmuş bir halde ve ağlayarak Victor’a sarıldı. Victor kimse görmesin diye bir el hareketiyle kapıyı kapattı ve Lil’in yanışını seyrettiler. En sonunda sadece kül kaldığında yine bir el hareketiyle küller ayaklandı ve pencereden uçup gittiler.